Dört Günlük Çalışma Masalı

İngiltere’de bir yıllık pilot uygulamada katılımcı şirketler “verimlilik sabit kaldı veya arttı, çalışan memnuniyeti yükseldi” açıklamaları yaptı.1 Yalova’daki bir şirket, dört günlük çalışma haftasını deneyen Türk şirketi olarak benzer olumlu sonuçları paylaştı.2 Dünya, bu modeli “çalışma hayatının geleceği” olarak tartışıyor. Ancak bazı sosyal bilimciler, özellikle beyaz yaka ve kreatif sektör çalışanları için bu modelin beklenmeyen bir etkisi olabileceği konusunda uyarıyor: Resmi çalışma süresi kısalırken, fiili mesai sınırları belirsizleşebilir mi? İletişim sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Christian Fuchs gibi isimler, bu riske dikkat çekiyor. Türkiye’de ise tartışma, MÜSİAD Başkanı’nın “eğitimi kısaltıp gençleri erken istihdama alma” önerisi gibi farklı bir boyuta taşındı.

Fransız düşünür Andre Gorz, teknolojik verimlilik artışının insanlara “serbest zaman” kazandırabileceğini öngörmüştü. Ona göre çalışma sürelerinin radikal biçimde kısaltılması, bireylerin kendi yaşamlarına odaklanabilmesini sağlayabilirdi.3 Ancak günümüzün dijitalleşmiş ve bilgi odaklı iş dünyası, bu ütopyayı karmaşık hale getiriyor. Verimlilik artışı, çoğu zaman çalışma saatlerinin azalması yerine, daha yoğun bir tempoya dönüşebiliyor.

“Boş Zaman” Emekle Doluyor

Christian Fuchs’un tahlillerinden ilham alarak dört günlük çalışma modelinin özellikle bilişsel ve kreatif sektörlerde (reklam, yazılım, tasarım, medya, pazarlama vb.) istenmeyen bir sonuç doğurabileceğini düşünmeliyiz. Fuchs’un çalışmalarında vurguladığı temel nokta şu: Bu sektörlerde iş, fiziksel bir mekânla veya resmi saatlerle sınırlı değil. Sürekli düşünmek, fikir üretmek, mesai dışında e-postalara bakmak, çevrimiçi etkileşimde bulunmak, “profesyonel” ağları canlı tutmak – bunların hepsi işin devamı. ” Görünürde özgürlük sunarken, pratikte görünmeyen bir mesainin alanına dönüşüyor. Yaratıcı emek, doğası gereği süreklilik arz eder ve geleneksel mesai saatlerine sığmayabilir.” 4 Yani, resmi çalışma günü azalırken, zihinsel olarak işe ayrılan süre ve “erişilebilirlik” beklentisi artabilir. Bu da iş-özel hayat dengesini korumayı zorlaştırabilir.

Bu durum, bizi Carlo Vercellone’nin “maddi olmayan emek” kavramına götürüyor. Bilgi, iletişim, duygusal bağ ve kültürel içerik üretimine dayalı bu emek biçimi, doğası gereği kesintisiz öğrenme, yaratıcılık ve sosyal etkileşim gerektiriyor. Vercellone, bu tür işlerin geleneksel 9-5 mesaisine sığdırılamayacağını belirtiyor.5 Bu bağlamda dört günlük resmi çalışma, bu sürekli üretim ihtiyacını ortadan kaldırmıyor; sadece onun daha esnek ve resmi olmayan zamanlara yayılmasına zemin hazırlıyor. “Esneklik” ve “dengeli yaşam” vaatleri, bazen “işin yaşamın her alanına sirayet etmesi” anlamına gelebiliyor. Dijital bağlantılılık ve “her an ulaşılabilir olma” kültürü, bu eğilimi güçlendiriyor.

Türkiye’deki Kurumlar Nasıl Yaklaşıyor?

Türkiye’de dört günlük çalışma henüz yaygın bir talep değil. Emek örgütleri DİSK ve KESK konuyu sınırlı düzeyde tartışırken, MÜSİAD Başkanı’nın “liselerde eğitimin 4 yıldan 2 yıla indirilerek gençlerin erken istihdama kazandırılması” 6 önerisi dikkat çekti. Bu öneri, eğitim-istihdam dengesi tartışmalarını alevlendirdi. Öte yandan, turizm sektöründe yoğun sezonda 11 gün çalışıp 1 gün izin yapmayı düzenleyen yasa değişikliği, 7 çalışma saatleri konusundaki hakim yaklaşımları gözler önüne serdi.

Yakın zamanda gündeme gelen bu iki örnek (erken istihdam çağrısı ve 11+1 modeli), Türkiye’deki işveren yaklaşımlarının ortak bir yönünü ortaya koyuyor: Sektör farkı gözetmeksizin – ister bilişsel, ister hizmet, ister üretim olsun – temel odak noktası, işgücünden mümkün olan en yüksek verimliliğin, en düşük maliyetle (zaman, ücret, operasyonel giderler) elde edilmesi olarak görülüyor. “Planlamayı kolaylaştırma” gibi gerekçeler ise, çalışma sürelerindeki bu yoğunlaşmanın arkasındaki insani ve sosyal maliyetleri tam olarak karşılamıyor. Çalışanların fiziksel-zihinsel sağlığı ve özel yaşam dengesi, bu verimlilik odaklı denklemde genellikle ikincil planda kalıyor.

Uzun lafın kısası

Bugün sermaye bize sadece şu seçeneği sunuyor:

Evinizde pijamalı bir işçi mi olmak istiyorsunuz, yoksa ofiste pantolonlu bir işçi mi?
Oysa gerçek özgürlük, işçi sınıfının hangi kıyafetle çalışacağına değil, ne kadar çalışacağına ve kimin için çalışacağına karar verdiği andan itibaren başlar.

Kaynakça:

1-) ABC News. (24 Temmuz 2025). Does a 4-day workweek work? Companies share results after 1 year. https://abcnews.go.com/Business/4-day-workweek-work-companies-share-results-after/story?id=107635577

2-) https://www.linkedin.com/posts/tomorrowetc_haftada-4-g%C3%BCn-%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fma-d%C3%BCzenine-ge%C3%A7en-i%CC%87lk-activity-7183342928952496128-YOij/?utm_source=chatgpt%2Ecom&originalSubdomain=tr

3-) Andre Gorz, İktisadi Aklın Eleştirisi Çalışmanın Dönüşümleri Anlam Arayışı, Ayrıntı Yayınları, Sayfa 270-271

4-) C. Fuchs, Bilişsel Kapitalizm-Eğitim ve Emek, Nota Bene Yayınları, Sayfa 234

5-) Carlo Vercellone, Bilişsel Kapitalizm Post-Fordist Donemde Bilgi ve Finans, Otonom Yayıncılık, Sayfa 57

6-) https://www.birgun.net/makale/yesil-sermaye-musiad-buyurdu-egitim-suresini-kisaltin-633685

7-) 7-) https://haber.sol.org.tr/haber/turizm-patronlari-hak-gaspini-kolaylik-diye-sundu-11-gunde-1-gun-izin-sosyal-planlamaya

Mert Korkmaz
Mert Korkmaz

Reklamcılık mezunuyum. Bir dönem reklam ajanslarında metin yazarı olarak çalıştım; markalara hikâyeler yazdım, sonra o hikâyelerin içine sıkışan emeği fark edip akademiye sığındım. Şu anda Üsküdar Üniversitesi’nde Medya ve Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisans yapıyorum. Çalışma alanım; kreatif endüstri işçilerinin güvencesizliği.

Sosyolojiyle aramda inişli çıkışlı bir aşk var. Hatta bu ilişkinin bana verdiği ilhamla kaleme aldığım Egemen Aşk İdeolojisi Üzerine adlı bir deneme kitabı yazdım — ne diyelim, herkesin bir yarası var.

Uzun lafın kısası: “Bu çocuk bir şeylerle uğraşıyor” desinler, yeter.
“Ne iş yapıyorsun?” sorusuna hâlâ net bir cevabım yok; ama “neyle dertleniyorsun?” denirse, oturur konuşuruz.

Yazılar: 5

Cevap Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir